Ayın Konuğu: Doki Nannık
ASIRLIK ÇINAR köşemizin bu sayıdaki konuğu Zeynep Teyze. Sizlere Kale ilçemizin Bent köyünde doğup büyüyen Zeynep teyzeyi anlatacağız. Nüfus kayıtlarına doğum tarihi yanlış kaydedilmiş olsa da 1936 doğumlu 85 yaşında olduğunu söylüyor. Köy halkı kendisine nine anlamına gelen ‘’Doki’’ sıfatıyla hitap ediyor ona. Köy halkının deyişi ile ‘’Doki Nannık’’.
Doki Nannık (Zeynep Teyze) |
Zeynep Teyze Kürtçe konuşuyor ve bizlere hikayesini bu dille anlatıyor. Kendisi 3 çocuklu bir ailenin (en şirin ) kızıymış ve 15 yaşında evlenmiş. Bu evliliğinden 9 çocuğu ve 31 torunu olan Zeynep Teyze, eşini çok erken kaybetmiş ve tek başına hayat mücadelesi vermiş. Bu hayat mücadelesinde yalnızca eşini değil, genç yaşta olan iki erkek evladını ve son yıllarda bir kız evladını da kaybettiğini gözleri nemli nemli anlatıyor. Biz de Zeynep Teyze’nin gözyaşlarına eşlik edip şöyle iyi bir duruluyoruz.
Eşi Hüseyin Amca zamanında köyün reçberlerindenmiş. Köyün bütün toprak sahiplerinin işlerini yapmış. Kendilerine ait toprakları olmadığı için geçimlerini bu şekilde sağlıyormuşlar. Hüseyin Amca’yı 35 yıl önce kaybetmiş Zeynep Teyze. “Eşim diye söylemiyorum ama gerçekten çok iyi bir eşti, kendisini çok özlüyorum” diyor.
Asırlık Çınar Zeynep Teyze
Bütün ömrünü köyde geçiren Asırlık Çınarımız Zeynep Teyze, başlıyor gençliğini anlatmaya. ‘’Hemen her gün sabahın erken saatlerinde uyanıp önce dağa odun toplamaya giderdim. Eve döndüğümde ilk iş ekmek pişirirdim. Sonra da komşularımla birlikte hayvanlar için Pirot (Kıyıcak)’a ve işlerini yaptığımız köydeki toprak sahiplerinin tarlalarına ot biçmeye giderdik. Bu işin, gücün, telaşenin arasında da geriye kalan 8 çocuğumu büyütmeye çalışırdım. Zor şartlar vardı ama yaşayıp gittik bir şekilde‘’ diye konuşuyor. ‘’Eşimi erken kaybettiğim için hayattaki rolüm hem kadın hem de erkek olmaktı’’ diye ekledi.
Asırlık Çınar Zeynep Teyze |
Geçmişi anlatırken bugünle kıyaslamadan edemeyen Zeynep Teyze, verdiği zorlu hayat mücadelesine rağmen, onun gençliğinde hayatın daha bir iyi olduğunu ifade etmeden geçemiyor. Deyişine göre o zamanlar komşuluk diye bir şey gerçekten varmış ve şimdikinden kat be kat daha samimi ilişkiler kuruluyormuş. İnsanların birbirlerine karşı daha saygılıymış; güvenli, neşe dolu bir ortamda birbirlerine komşu değil, nerdeyse aile oluyorlarmış. “Zaten eskiden köyde belli başlı birkaç ev vardı ve akşam olunca herkes o evlerde toplanırdı. Çocuklara masallar ve fıkralar anlatılır; köyün kadınları birbirine hal hatır sorar, günlük telaşelerden başlanır, konu konuyu açar, uzun uzun muhabbetler edilirdi. Ah ne güzel zamanlardı! O hoş sohbetlerde çocuklar ve büyükler hep birlikte ne güzel vakit geçirirdi.” diye hasretle anlatıyor Zeynep Teyze.
Anlattığına göre son yıllara kadar hiçbir sağlık problemi yaşamamış. Bunun içinse önce Allah’a, daha sonra ise kırmızı et, köy yumurtası, ev ekmeği ve tereyağı tüketmesine borçluymuş. 85 yaşına rağmen, beslenme ve temel ihtiyaçlarını kimsenin yardımı olmadan karşılayan Zeynep Teyze, ömrü boyunca hep doğal beslenmiş.
Haber: Merve Özbay
Kale Gündem Gazetesi Industrial Kitchen Equipment TeknoMina Bilişim